Ne Mutlu Türküm Diyene

30 Kasım 2011 Çarşamba


Adsız

1 Yorumgaçlı Okurcan
Gittin.
Mevsimler bile kuşlar misali göçerken sıcak iklimlere,
Kal diyemedim ardından...

01.12.2011
Cemo

İçimdeki ses

4 Yorumgaçlı Okurcan
garfield
Öylesi yorgun hissediyorum ki kendimi şu an, tarifi imkansız anlatamam...

28 Kasım 2011 Pazartesi


Zamanlama problemi ve ahalinin ahvali

2 Yorumgaçlı Okurcan
penguenGeçen gün Kızılay'a indim öyle çok mühim işlerim var zannetmeyin sadece sıkıldım sırça köşkümde bakayım ahali ne yapıyor,ne yiyor, ne içiyor bensiz diye indim.Tabi ben inersem mutlaka bi enteresan durum yaşanır sırça köşkümden çıkıp belediyenin bana tahsis ettiği MAN otobüse doğru yol aldım lakin sadece birkaç saniyecik bir farkla yetişemedim kendisine gözgöze geldik ama ayrılmak zorundaydık zira trafik beklemezdi.Neyse efenim çok dert etmedim nasıl olsa bana tahsisli bir diğer MAN gelirdi arkadan lakin bu sefer bahtımıza mini otobüscüklerden çıktı halkımı daha fazla bekletmemek adına ona bindim şöförümüz yolun yarısını kağnı diğer yarısını NFS drift modunda tamamladı lakin Eskişehir Yolu'na çıktıktan sonra Kızılay'a gelene kadar otobüstekiler yol boyunca bembeyaz benizlerle hepbir ağızdan salavat getirdik.

Kızılay'a iner inmez daha önce kendime defalarca söz verip parmaklarıma çaput bağladığım halde aklıma birtürlü gelmediğinden mütevellit almadığım gitar tellerimi aldım.Eğer tel almadan cafeye falan uğrasaydım muhtemelen yine unutacaktım :)

Yolda eski mahallemizin yıllarca kasaplığını yapmış hüseyin amcanın oğlunu gördüm ama onuda otobüsü kaçırdığım gibi birkaç saniye farkla kaçırdım.Yaşlanmışız garibimin kafasında saç kalmamış sarışın ve açık tenli olduğundan büsbütün 9 numaralı bilardo topu gibi olmuş siması :)

Neyse teller cebimde mutlu mesut cafe'nin yolunu tuttum ama o da nesi cafede oturcak değil ayakta duracak yer bile kalmamış bende biraz daha tenha bir mekana yöneldim.Bu cafede arkadaşlar dışarıya insanlar ısınsın diye sadece 2 adet tüplü dandini ısıtgaçlı oturgaç koyduklarından bahçe tenha içerisi ise mahşer yeri gibiydi.Hemen bahçeden kendime ısıtgaçlı oturgaç'a nazır bir masa gözüme kestirdim ve konuşlandım kahvemi aldım ki yan masama 2 adet afet'i devran rus gelmesin mi bır bır bır rusça beynimi yediler yarım saat içinde.Tabi benim ayağım bereketlidir hemen ardından 2 öğretmen hanım daha yanaştılar ısıtgaçlı oturgaçın yanına.İnsan ister istemez tek oturduğunda çevresinin muhabbetlerine kulak kabartıyorlar.Gençlerin neden sınav ve ödev manyağı olduğunu öğretmen hanımlar sağolsun anında kavradım.Yazık üzüldüm çocuklarına elemanları resmen ders beygirine döndürmüşler okul-dershane-özel ders üçgeninde beyinlerinde nöron kalmamıştır elmayı göstersen hacmini hesaplamaya çalışmaktan yemek akıllarına gelmez.Birde çocukların arada bir aldıkları zayıf 80-85 gibi notlar için hayıflanıyordu öğretmen hanımlar ki benim kahvem bitti şükür az daha kalsam sanırım bende yan masadan sirayet eden fotosellileştiren enerji dalgasından etkilenecektim.

Biraz daha gezmeye vaktim vardı ama Ankara'nın ayazı büsbütün bastırmadan eve dönmeye karar verdim dönüş yolunda murphy amca bana son kıyağını yaptı durağa ben gelmeden duraktan bana tahsisli bir MAN daha kalktı upuzun kuyruk ve ben başbaşa kaldık haklımla biraraya gelmek için bundan daha iyi bir fırsat daha olamazdı ah keşke önümde fosur fosur samsun içen amca olmasaydı gemi bacası mübarek açık havada dumanaltı oldum yarım saat sonra allahtan diğer otobüs geldide yırttık paçayı.

Şimdi ne mi yapıyorum yeni telleri gitara alıştırdım hamlayan ellerim ve kulağımla fade to black'in aklımda kalan riflerini çalmaya çalışıyorum tabi haliyle çalamıyorum sanırım 1-2 ay daha egzersiz yapar ve sabredersem eski günlerdeki seviyeme dönebilirim :)

25 Kasım 2011 Cuma


Satanist gençlerini yürek burkan dramı

6 Yorumgaçlı Okurcan
satanist
Dün televizyonda gezinirken karşıma Hayatın Şifreleri programı çıktı mevzu ilginçti Türk televizyonlarında ilk defa satanist gençler çıkıp satanizm'i ve kendilerini anlatacaklardı.Tabi mevzu bu olunca ilgimi çekti hemen seyre daldım.Aman Allahım sanki gençleri oraya hayat görüşlerini ve inançlarını anlatmaları için değil de linç etmek maksadıyla çıkarmışlar yazık garibanlar başka bir stüdyodan sürekli söz söylemeye çalışıyorlar ancak karşılarında Mustafa Karnas namlı ezoterizm vs uzmanı olduğunu söyleyen bir şahıs ne dedilerse ağızlarına tıkmakta.Tabi böyle olunca programın diğer konukları biraz pasif kaldıklarını hissettiler arada Zekeriya Beyaz Hocu hatta Ömer Çelakıl birkaç lakırdı etti ama o da gürültünün içinde kayboldu gitti :)

Sapıklıkla, putperstlikle suçlamalar, hakaretler gırla gitti başlarına geleceği bilseler sanırım o gençler orada olmazlardı.

Rezzan Kiraz'ın sürekli beyler sakin olun durun dinleyin sözlerine aldırış etmeden gençleri linç faaliyetlerine devam ettiler.Hatta içlerinden birisi tam olarak kim hatırlayamıyorum gençlere yüzlerini neden açmadıklarını sordu sanırım muhteremin dünyadan haberi yok Allah yazan dövmesi var diye telef edilen insanların yaşadığı bir ülkede alenen tv'de satanist olduğunu yüzünü göstererek açıklayan birinin yaşama ihtimali nedir?

Gerçi arkadaşlar satanist değil spritüalist olduklarını söyleselerde sanırım kafaları epeyce karşımış ne olduklarını bilmiyorlar bi sümer tabletlerine uzanmalar bi azazelin çocuklarıyız ,enki menki derken reklam arasından sonra uçurdular çocukları.

Bence iyi de oldu yoksa daha ilerisi Mustafa Karnas gibi biriyle daha vahim sonuçlarla neticelenebilirdi.Bi ara monitörden uçup diğer stüdyodaki çocuklara dalacak gibi bir his oldu bende.Bütün yayın çorba oldu sayesinde ama bol bol güldüğümü hatta zaman zaman sandalyeden düşercesine koptuğumu da inkar edemem :)

Programın devamında yeraltından gelen sesler cehennemden mi geliyor uzaydan gelen ses sur borusunun sesimi gibi geyik ötesi mevzularla vakit öldürdüler ama arkasından muhteşem bir konu peyda olmaz mı subliminal mesajlar.Güya İlluminati ve benzeri oluşumlar çocukları çizgfilmler ve filmler yoluyla subliminal mesajlar vererek seks ve tembelliğe itmek suretiyle aptallaştırmaya çalışıyormuş :) Gülsem mi ağlasam mı bilemedim açıkçası.Hani bir söz vardır "Elinde çekiç olan herşeyi çivi sanır" almışar ellerine bir subliminal mesaj mevzusu her yerde illuminati sembolleri ve sex sözcüğü aramaktalar tabi kafa buna fikslenince mutlaka ite kaka zorlaya zorlaya bişeyler buluyorsun.

Bazı filmlerde bu sembollerin kasten yer aldığı bir gerçek inkar etmenin bir anlamı yok ama bu işi çizgifilmlerle millete subliminal mesaj vermekle bir alakası olduğunu düşünmüyorum.

Yalnız bir tek Mustafa Karnas'ın asabiliğine ve illuminati takıntısına anlam veremedim adam ağzını kapatıyor illuminati açıyor illuminati :) Allah çevresindekilere sabır versin ne diyeyim :)

23 Kasım 2011 Çarşamba


Bedelli Askerlik

3 Yorumgaçlı Okurcan
bedelli askerlik
-Şey pardon ben vatan borcumu ödemek için gelmiştim ne yapmam gerekiyor?
-Nakit mi kredi kartı mı? Eğer yeterli paranız yoksa bankamız size vatan borcu için gerekli krediyi 60 aya kadar vadelerde ödeme imkanı sağlıyor.


Aslında söylenecek çok şey var ama söylemeye dilim varmıyor yüreğim yaralı önceden Peygamber Ocağı olan ordu artık devlete Banka Kasası oldu daha ne olsun...

Bedelli Askerlik yapan parasını verir en azından 21 gün kamuflaj giyer talim yapar karavana yerdi şimdi o da yok doğrudan teskere satışı bu.Dini imanı para oldu devletin.Bastırdın mı parayı her kapı sonuna kadar açılıyordu askerlik hariç nihayet ondanda kurtuldunuz.

Fakirsen yat,kalk,sürün zenginsen teskeren anında ayağına gelsin.

Seçimden önce bedelliyi referanduma götürürüm diyorlardı noldu? Paranın yeşilliği gözlerini kamaştırdı.

Kılıfta hazır şehit ailelerine verilecek tabi canım getireyim külahımı ona anlat sen daha önce deprem vergilerini nereye harcadıysan bunu da oralara harcayıp çarçur edeceksin.

Bundan sonraki hamleleride hapis cezalarını paraya çevirmek olur herhalde ne yaparsan yap bastırıp parayı elini kolunu sallayarak gezersin.

Eee boru mu bütçeyi büyütmek gerek süper devlete süper para lazım masraf çok bölgesel süper güç olduk arık dünya önümüzde titriyor heytt be heyyttt

At be martini debreli hasan dağlar inlesin.

Durmak yok uyumaya devam yeşil yeşil paralar çok güzel vesselam.

21 Kasım 2011 Pazartesi


İki konu iki yorum

2 Yorumgaçlı Okurcan
Malumunuz basınımızda yer alan bir Mehmet Baransu olgusu var.Kendisine gazeteci titrini tırnak içinde bile sarfetmeyi gerçek gazetecilere zul saydığımdan mütevellit kullanmıyorum.

İşte bu muhterem dün twitter aleminde ekşisözlük kapatılsın kampanyasını hizmete açtı.Güya ekşisözlük'te bazı başlıklarda Allah'a ve Peygambere hakaret ediliyormuş muhterem bundan rahatsız olmuş din diyanet süslü pek çok twitle vatandaşları kampanya namına galeyana getirmekte.Hatta olayı öyle bir boyuta taşıdıki tepki göstermeyen müslüman değildir mealinde fetva vermeye kadar vardırdı.Kendisi bildiğim kadar ilahiyat mezunu değil ya da medrese tedrisinden geçmedi gerçi bizim milletin bir konuda ahkam kesip fetva verebilmesi için o konunun uzmanı olması gerekmiyor bildiğiniz üzere :)

Tabiki bende Allah ve Peygamber'e hakareti tasvip edecek değilim.Ayıplıyorum hatta çoğu zaman gördüğümde üzülüyorum,utanıyorum.Ama olay Allah ve kul arasında günahı kendi boynuna bizi alakadar etmez diye düşünüyorum.

Baransu'nun yarasının Allah ve peygamber'e küfür falan olmadığı kendi hakkında ekşisözlükte sarfedilen hakaretamiz sözleri sildiremediği için böyle bir yönteme başvurduğu aynı gün ortaya çıktı.Resmi büyütürseniz açıklamayı okuyabilirsiniz.

ekşisözlük
Twitlerini okurken aklımdan maraş-çorum olayları hatta sivas katliamı geçti.Bu vahim olayların ardında bu tip zihniyetlerin olduğu bilinen bir gerçek.İnsanları gaza getirmenin en kolay yolu din olmuştur her daim.Biriyle husumetiniz varsa tek başınıza güç yetiremiyorsanız yanınıza adam toplamanın en basit yolu Allah'a Peygamber'e küfretti demenizdir tarihin her döneminde bu böyle olmuş ve olacaktır.

Bu gazlamanın ardından ekşicilerin başına bir iş gelirse mesuliyet tamamiyle Mehmet Baransu'nundur.Hatta ekşicilerin yerinde olsam Mehmet Baransu hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik'ten (TCK 216) suç duyurusunda bulunurum.

Muhteremin kendisi zamanında düşünceye özgürlük ve demokrasi konusunda bayraktarlık ettiğini önesüren bir zattı lakin işin ucu kendine dokunduğu zaman nedense bu düşünce özgürlüğü ve demokrasi kavramlarını unutverdi hatta bu gün savcılığa vermek için hazırladığı suç duyurusu dilekçesinin suretini bile yayınlamış.Ne kadar samimi olduğu ortaya çıktı.Hakkında edilmiş 3-5 lakırdıya bile gülüp geçemiyor hatta bu lakırdıları kesebilmek için bir siteyi alenen provakasyon yaparak kapattırmaya çalışıyor.

*** *** *** *** ***

Birde Pucca mevzusu var nihayet tereddüte mahal vermeyecek şekide fotoğrafı yayınlandı artık yolda belde görürsek kendisini cismen'de tanıyabileceğiz çok şükür sittin (60) senedir bir araya gelmeyen iki yakamız sonunda kavuştu rahata erdik.

pucca
Lakin bu seferde pucca'da amma çirkinmiş minvalinde sözler dolanmaya başladı ortalıkta.Yahu kardeşim sanki herkez Angelina Jolie ya da Brad Bitt olmakla mükellef. Ne yapsın kızcağız size gözel görünmek için estetik mi yaptırsın.Daha öncede defaatle söyledim bırakın insanların kusurlarıyla uğraşmayı kimi çirkin, kimi kel, kimi kör, kimi topal,kimi peltek konuşur elimizde olmadan doğuştan gelen ya da sonradan olan kusurlarla dalga geçmek zorundamısınız kardeşim.Sokağa çık bak ortalama bir vatandaş işte sanki bi dudağı yerde bi dudağı gökte.

Çirkin diyenler bi aynaya baksınlar sonra konuşsunlar anasını satayım sanki hepsi melek sıfatlı dünyanın en yakışıklı, en güzel insanları görsen tipinde meymenet yoktur ama kalkar elalemi çirkin diye yargılar.Ayıptır günahtır.

Pucca'yı da öyle kabul ediverin.Hatta varsın dünyanın en çirkin kadını olsun sana ne, bize ne, kime ne sevgilisi misin ya da arkadaş camianda da sevgilin olma potansiyeli mi var ki çirkin ya da güzel olması seni ırgalasın.

18 Kasım 2011 Cuma


Aptal mıyız?

0 Yorumgaçlı Okurcan
Aziz Nesin'in %60 aptal çıkarımından haberdar olduğumdan beri düşür dururum bir neticeye ulaşamadım henüz,muallaktayım, sözleri hakikatin ta kendisi miydi yoksa durum düşündüğünden daha mı vahimdi rahmetlinin?

Van depreminden sonra "zorunlu" deprem sigortası yaptıranların oranının %5'i bile zor bulduğu gerçeği ortadayken ne diyebilirsin ki aptallık oranı hakkında?

Gerçi onlarda haklı ben içindeyken ev yıkıldıktan sonra neyleyeyim sigortadan gelecek parayı diye düşünmüş olabilirler.Hatta paranın verilip verilmeyeceğinden bile kuşkuya düşmüş olabilirler burası Türkiye olur mu olur.Birileri çıkar verginin üzerine yattığı gibi sigortanında üzerine yatabilir :)

Neyse efenim bizim delet-i alimiz yıkılan ev sahiplerine müjdeyi verdi de rahatladık yeni evler yapılacakmış kendi evlerinin bedeli peşinat kabul edilecek geri kalan fark uzun vadeli kredi ile tahsil edilecekmiş :) Kapitalizmin kalesi Amerika'da bile doğal afetlerin ardından yıkılan evlerin yerine yapılan evlerden tek kuruş alınmadığı düşünülürse küçük Amerika olmayı çoktan geçmiş vahşi kapitalizmde Amerika'nın kendisini aşmışız.

Olsun ne de olsa %50 oy verdi necip milletimiz biz ne desek boş.

Toplanan deprem vergileri duble yollara harcanmış, bu harcama pişkince savunulmuş, ne gam hatta başbakanın kendisi tarafından verginin varlığı dahi inkar edilmiş tık yok.

Depremzedelere 220 milyon lira gönderilirken Libya'da ki isyancılara 300 milyon dolar tek kalemde yollanmış kimsenin umrunda değil kar yağıyormuş, millet çadır bulamıyormuş amannnn nasıl olsa bi şekilde halledilir.

Bizimkilerin gündeminde varsa yoksa Suriye.Savaş tamtamları çalınmaya topraktan çıkarılmış savaş baltalarının tozları silinmeye başlamış bile.Bıraksalar dalacaklar hataydan 24 saatte İsrail'e komşu olacaklar.

Demokrasi ihraç edecekmişiz sanki bizim ihraç edeceğimiz şeye daha çok ihtiyacımız yokmuş gibi
"Himmete muhtaç dede, başkasına nerde himmet ede" demezler mi adama?

Daha 6 ay önce can ciğer kuzu sarması iki katlı ekmek kadayıfıydınız şimdi diktatör olan o zaman çok mu demokrattı ?

Kusura bakmasınlarda ne oldum delisi oldu %50'nin hükumeti.Elinde teknolojin yok sanayin yok hammedden yok dahası enerjin yok batının gazıyla kalkmış bölgenin süper gücü olmaya heves ediyorsun.Kullandığın elektiriğin yarısını doğalgazdan elde ediyorsun ve doğalgazı Rusya ve İran karşılıyor.Suriye'nin arkasına bakıyoruz kim var İran ve Rusya sana yedirirler mi oraları sen kılını kıpırdatsan kestikleri anda doğalgazı kış ortasında kıçın ayazda kalır.

El yumruğu yemediklerinden kendilerininkini balyoz zannediyorlar :)

Tek güç kaynağın Mehmetçik onunda komutanlarının yarısı dandik bir davadan içerdeler ve uzun yıllarca çıkacağa da benzemiyor.

Daha kıçımızdaki don'u bile tamamen kendimiz üretemiyorken (pamuk Yunanistandan, elektirik Rusya ve İrandan, makinalar Avrupadan)fetih moduna girmek aptallık mıdır gerizekalılık mıdır onu çözemedim hala.

Du bakalım düşünmeye devam belki bir neticeye ulaşırım :)

15 Kasım 2011 Salı


Ehl-i keyf

6 Yorumgaçlı Okurcan
Rakı
Nihayet onca soğuğun ardından kar yağdı Ankara'ya yağarda soğuk kesilir dedik ama nerdee :) Kim ne derse desin kar bu topraklara çok yakışıyor.Ayrı güzel oluyor sokaklar, caddeler, ağaçlar, hatta insanlar.Ancak o zaman gözünüzle görebiliyorsunuz insanların içindeki sıcaklığı her nefes alıp verdiklerinde.

Dün çok sevdiğim birisi bana nispet olsun diye rakı fotoğrafı yolladı.Biliyor bam telimi, damarımın en hassas noktasını inadına basıyorda basıyor.

Niyetim var kar yağdığı gün bir gün kuracağım en çilingirinden masayı,açacağım müziğin nihavendini,hüzzamını müzeyyen abla olsun sanat güneşi olsun yağan kar'ı izleyerek demleneceğim yavaş yavaş, usul usul...

Tabi tek içmeyeceğim yanımda illa birileri olacak içmesini bilen, muhabbeti âlâ.Zira rakıyı içmesini bilmeyenle içmeyeceksin.Büyük üstat Aydın Boysan'ın dediği gibi aptalı daha aptal,akıllıyı daha akıllı yapar bu meret.

Niyetim var....

13 Kasım 2011 Pazar


Conan The Barbarian

2 Yorumgaçlı Okurcan
conan the barbarian
Düzenli olarak okuduğum ilk çizgi romandı conan.Cebim biraz para gördüğünde yeni macerası çıktı mı diye dolaşırdım bayileri.Bir solukta okur bitiriridim.Arkadaşlarla aramızda birbirimizde olmayan maceraları takas eder conan kültürümüzü arttırırdık.Sanırım kimmeryanın bağrından çıkagelmiş asi, ele avuca sığmayan,boyun eğmeyen conan ve onun büyülü maceralarının bizi kendine çeken ve bağlayan da o biraz erotik destansı ve masalsı atmosferiydi...

The İnceleme

Arnold Schwarzenegger'in rezil oyunculuğu ile başrolünde olduğu conan the barbarian(1982) ve conan the destroyer(1984)'den sonra yeni çekilecek filmden umutluydum.Zira en azından başrolünde gerçekten rol yapabilecek bir oyuncu Jason Momoa ve sinema teknolojisindeki gelişmeler vardı.Lakin izlerken kazın ayağının hiçte öyle olmadığı ortaya çıktı.Belki ben conan konusunda biraz hassas davranıyorumdur bilemiyorum ama nedense bugüne kadar çekilmiş hiç bir conan filmi bende çizgi roman okurken hissettiklerimi yaşatmadı.Tek espirisi 3d çekilmesi o da olmasa da olur kabilinden bir özellik.

Maalesef çekilen hiç bir film conan severleri tatmin etmedi hep bir yanı eksik kaldı.

Jason Momoa'nın tip olarak conan karakteri için birebir örtüşmesine ve iyi sayılabilecek oyunculuğuna rağmen filmdeki diğer unsurlar büyük hayalkırıklığı yaşattı.Beklediğimi bulamadım hele hele filmin en başındaki savaş sahnesi felaketti 2.sınıf amerikan filmlerinde bile böyle özensiz saçma sapan sahne çektiklerini zannetmiyorum ne barbarlar barbarlara benziyor ne diğerleri bişeye.Senaryo desen,görüntü desen ayrı felaken hangisinden bahsedeyim.

Unuttum ben film eleştirmeni değildim değil mi :) Neyse traşı kesip fikrimi kısaca söyliyeyim eğer boş vaktiniz varsa ve sıkılmadan izleyecek aksiyon dolu bir film arıyorsanız conan the barbarian tam size göre ama ben filmin kalitelisini severim ağa diyenlerdenseniz mümkünse uzak durun.

The End

11 Kasım 2011 Cuma


Soğuk

2 Yorumgaçlı Okurcan
Sizi bilmem de benim gibi tuhaf bir insan güzel havaya uyanmayınca hiç çekilir olamıyor maalesef.Nemrutluk,aksilik,suratsızlık desen hepsi birarada voltranı oluşturuyorlar tastamam.

Verilen bilgiler ışığında ve Ankara'da olmamdan mütevellit güne nasıl başladığımı tahmin edersiniz.Neyse her zamanki teraelerin ardından pazara çıktım bizimkilerle ayacıklarım geri gide gide.Hiç duramadım dışarda soğuk iliklerime işledi,kanım çekildi tadım tuzum kalmadı gideceğim yerlerede uğramadan döndüm eve rahvan yürüşle.Ankara'nın ilk soğukları çekilmez.

Akşam üzeri gelen telefon keyfimi de yerine getirdi sevimliliğiyle insanın içini ısıtan arkadaşımla alışverişe çıktık.Evini yeni kurduğu için pek çok eksiği var garibanın.Bayramın son günü aynı teraneden gezmekten pert olmuşken üzerine birde bu gün gezdik iyi mi :) Allahtan bu sefer gezilecek mekan kısıtlı olduğu için şanslıydım :)

Not:Okursa kesin vurur :)

Not 2:Allahım koru beni :)

*Bu arada şaka şuka 11.11.11 saat 11.11'de hiç bişey olmadı milletin kopardığı kuru gürültüden öteye geçemedi.

*Milli Takım'da yenildi uyuz oldum zaten en baştan belliydi böyle göçeceğimiz kadro sıkıntısı ortadayken takımın başına bu kadar lakayıt birini getirirsen başka ne olacaktı

Yılmaz Vural Teknik Direktör olsun en güzeli :)

10 Kasım 2011 Perşembe


10 Kasım 2011

1 Yorumgaçlı Okurcan
Mustafa Kemal Atatürk

1881-193∞


Sonsuza dek yüreğimizde...

7 Kasım 2011 Pazartesi


Kurban bayramınız kutlu olsun

3 Yorumgaçlı Okurcan
koyun
demek isterdim ama içimden gelmiyor.Uzun zamandır bayramlar niteliğini yitirdiği ve konsepti değiştiği için isim değişikliği şart kanımca.Kurban Bayramı yerine Kavurma Bayramı olarak adlandırırsak daha yerinde olur kutladığımız bayramı.Kurbanın belkide en önemli özelliği olan fakirler,ihtiyaç sahipleri ve misafirliğe gelenlerle paylaşma adeti artık ne yazık ki kayboldu.Kurban etleri paylaşmak yerine buzluklarda stoklanıyor.Böyle olunca da benim içime sinmiyor.

Kurbanı gereklilikleriyle birlikte yerine getirenlerin Kurban Bayramını kutlarım.

Gerisine iyi tatiller :)

5 Kasım 2011 Cumartesi


İki fincan kahve

2 Yorumgaçlı Okurcan
dedi adam garsona biri sütlü diğeri sade lütfen.Garson şaşırdı üç kişilik yuvarlak masada tekbaşına oturan adamın isteğine.Birisi kendineydi diğeri beklediği kadının güzelliğinin şerefine afrodit'e

Gelince kahveler usulca doğruldu adam yerinden 3 şeker aldı ve karıştırmaya başladı sade kahvesini.İlk yudumunu aldı ve etrafı seyre daldı ne çok insan vardı sokaklarda ne yapıyor nereden gelip nereye gidiyorlardı, belkide çoğu amaçsızca dolanıyorlardı sadece, merak etti ama en çok gelmeyeceğini bildiği halde gelir diye ümitle beklediği kadını.

Akşam büsbütün çökmekteydi şehre ve hala ses seda çıkmamıştı kadından.Telaşlanmadı, elbet önemli bir işi vardır ondan bakmıyordur telefonlarına diye düşündü.Aklında kadın, diğer arkadaşlarını aramaya koyuldu belki birileri boştur ve gelirler dertlerini bölüşmeye.Hayret hepsinin işi vardı kalakalmıştı yapayalnız alışkındı ama dokunmuştu kanına besbelli.

Bir yerlerde duymuştu "Yalnızlık kader değil yalnızca kederdir" diyordu şair.Kederinden bir lokma kopardı adam kahvesinin son yudumuna katık etti.Fazla beklemeden eini kaldırdı ve

-Hesap lütfen

İki fincan kahvenin parasını ödedi cafeden çıkıp usulca kalabalığın arasında kayboldu kadını düşünerek.

3 Kasım 2011 Perşembe


Yeni Ali Kemaller

4 Yorumgaçlı Okurcan
Televizyonda tartışma programlarını izledikçe Atatürk'ün meşhur sözü aklıma geliyor "Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz".Her ne hikmetse ekranlar vatansever insanlara değilde daha ziyade yeni jenerasyon kadın - erkek Ali Kemal Jr.ların hakimiyetinde.

İşleri güçleri belirli odaklardan aldıkları bilgilerle toplumda dezenformasyon temelli manipülasyon yapmak zırnık kadar tarih bilgileri ve über zekalarıyla yarattıkları kendi hayal dünyalarındaki tarihi topluma empoze etmek.Öyle ya yoksa başka türlü millet kendi tarihinden geçmişinden kopartılıp bilinçsiz bir güruh haline getirilebilir ki?

Tabi ancak böyle yaparak patronlarının uslu elemanları olup maaşlarına zam alıyor ve pıtırak gibi biten tartışma programlarında daimi koltuk ve maaş sahibi oluyorlar.

Yeni Ali Kemal jr.'ların ortak özelliği istisnasız hepsinin herbokolog olmaları bilmedikleri ve uzmanı olmadıkları bir konu yok programda birisi mazallah beyin cerrahisinden bahsetse 40 yıllık cerraha ameliyat öğretecek kadar cesarete sahipler.Tarihçiye tarih,ekonomiste ekonomi,jeoloğa jeoloji dersi vermekten hiç çekinmezler.

Bizi ilgilendiren kısmı ise tarih.Bu muhteremlerin ortak noktaları ise asıl meslekleri tarihçilik olmayan hatta tarih konusunda literatüre herhangi bir katkısı olmamış kimseleri referans alarak ( Mustafa Armağan gibi )"gayri resmi tarih" anlayışını pompalamaları.

İşte bu yüzden Nagehan Alçı'nın Atatürk'e diktatör dediğini duymak hiç tuhafıma gitmedi zira eşi ROK'la beraber bu yeni nesil Ali Kemal jr.topluluğunun önde gelen isimlerinden kendisi.

Dün twitter'de dolanırken takip ettiğim arkadaşlardan hanımefendinin Hulki Cevizoğluyla aynı programda olduğunu haber aldım ve izlemeye başladım lakin hanımefendinin Atatürk'e diktatör yakıştırması yaptığı argümanlar o kadar saçma ki akıllara seza.İstiklal Mahkemeleri,Takrir-i Sükun kanunu ve Muhalefetin olmayışı (daha doğrusu denemelerin başarısız olması) diktaya delaletmiş.Hanımefendi zahmet edip devrimlerin nasıl yapıldığını araştırsa ve diktatör diye nitelendirilen insanların uygulamalarına bakıp mukayase etse (kapasitesi olduğunu sanmıyorum ya Allah'tan ümit kesilmez) gerçeği bilecek.Bana kalırsa gerçeği kendiside adı gibi biliyor ama söyleyemez zira Atatürk'ü överse arkasındaki Ali Kemal Jr. güruhunun desteğini kaybedebilir.Mazallah gelen cukkalar kısılır sonra evin taksitleri nasıl ödenir :)

Kendisi Che gibi bir isme bile barbar yamyam diyebilecek tıyniyette birisi diyeyim gerisini siz anlayın okurcanlar.

Yurdunu işgalden kurtaran ,ülkesini moderleştirmek ve toplumunu çağdaşlaştırmak adına ömrünü harcayan istese padişah olabilecekken reddedip yurttaşlarına cumhuriyet gibi kendini yönetme fırsatı tanıyan yabancı ülkelerde bile kendisinden övgüyle sözedilirken aradan geçen yılların ardından kendi yurttaşları tarafında böylesi acımasızca eleştirilen kaç lider vardır?

Bu gün sıcak koltuklarınızdan oturup 80 yıl öncesini eleştirmek acımasızca yerden yere vurmak çok kolay öyle olmasaydıda böyle olsaydı vırt zır sen olsaydın daha iyisini yapsaydın demezler mi adama.Bırak geçmişi geçti gitti şimdi çok daha iyi bir ortamdasın o zaman varolmayan demokratik haklarında mevcut gir siyasete al mührü daha iyisini yap görelim.Daha başında bulunan iktidarın anti demokratik hareketlerini açıkça eleştiremiyorsun kalkmış heryerde faşizmin kol gezdiği yıllarda Türkiye'de dört dörtlük demokrasi arıyorsun ayıptır..

Tarih konusunda uzman değilim ancak hiç yoktan vicdanımla ölçüp biçiyor elimden geldiğince kimseye haksızlık etmemeye çalışıyorum.

Şartları düşünelim ve M.Kemal'in yerine kendimizi koyalım.Savaştan çıkalı henüz 2-3 yıl olmuş Cumhuriyet daha sadece 1 yaşında ülke perperişan ve dünyada demokrasinin "D"si konuşulmuyorken Atatürk "deneme amaçlı" güvendiği insanlara kurduruyor Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı bakalım yapabiliyormuyuz diye. Hal böyleyken hala aklı fikri padişahın saltanat günlerinde olan yeni rejimin cumhuriyet olmasından pekte hazzetmeyen ne kadar muhalif ve yobaz varsa doluşmuş partiye üzerine birde Şeyh Sait isyanı çıkıyor.Yıllarını verip inşaa etmeye çalıştığın uğruna yedi düvele karşı savaşlar verdiğin ülke darmadağın olma aşamasına geliyor.Haliyle M.Kemal'de ortalığı yeniden toplamak için Takrir-i Sükun Kanununu çıkartıyor parti kapatılıyor asileri İstiklal Mahkemelerinde yargılatıyor vs vs siz olsanız ne yapardınız asilere çiçek atıp muhaliflerle uzlaşma masasına mı otururdunuz yoksa henüz erken olduğuna kanaat getirip noktayı bir süreliğinede olsa koyarmıydınız.Ha bu yaptığı ve hüsrana uğradığı denemenin ardından hala Atatürk için demokrat değildir diyenin anlını karışlarım ben.

Hesapta Atatürk tanrısallaştırılıyormuş.Daha yeni bir milletvekili tarafından Başbakana dokunmak ibadettir denmedi mi ya da Tayyibi üzmek Allahı üzmektir diye şiir yazılmadı mı.Peki bunları ne yana koyacağız nagehan ve tayfası bu sözlere gıkınız çıkıyor mu?

İstiklal Mahkemeleri adil değilmiş vallaha mı ya bu gün haybeden yıllarca içerde tutulan insanlar ne olacak onlar için gıkınız çıkıyor mu,itiraz ediyormusunuz yok.Vatansever insanlar içerde boş yere hapislerde çürürken göbeğinizi hoplata hoplata kakır kakır gülüyorsunuz.80 yıl önceki olağanüstü şartlarda oluşturulmuş mahkemelerden bu günkünden daha adil olmasını bekliyorsunuz.DGM'lerin yerine kurulan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve bu "özel yetkileri" işinize geldiği için sorgulamıyorsunuz bile.

İstesenizde sorgulayamazsınız zira sizin asıl finansörünüz olan iktidardan Allah'tan korktuğunuzdan daha çok korkuyorsunuz.

Atatürk tek adamdı kuşkusuz ama bu onu diğer tek adamlardan (Adnan Menderes,Turgut Özal,Tayyip Erdoğan) daha fazla diktatör yapmaz kaldı ki Atatürk'le bu üç muhteremin toplamı bile mukayese edilemez.Atatürk yoktan savaşarak bir cumhuriyet rejimi kurdu söz konusu diğerleri ise içinde bulundukları demokrasiyi doğru düzgün geliştiremediler bile.Buldukları ilk fırsatta despotluklarını gösterip demir yumruklarını vurdular hak arayanların üzerine.

Yeni bir Tarih dersinde buluşmak üzere selametle :)

2 Kasım 2011 Çarşamba


Gülücük

2 Yorumgaçlı Okurcan
gülücük
Oldum olası çevremdekileri gülümsetmeyi denedim çoğu zaman başardım mutlu oldular ve birgün mutluluklarını da yanlarına alıp gittiler.

Arkalarından baktım sevindim ama hiç gocunmadım yalnız bıraktıkları için.Varsın benden uzak ama mutlu olsunlar.Beddua etmedim arkalarından iş çevirmedim.

Kimseyi bile isteye kırmamaya ve üzmemeye çalıştım aksi durumda ilk özür dileyende ben olmaya gayret ettim.

Ne mi oldu her zamanki gibi hep ben yalnız kaldım.

İçime attım ve yaşamaya devam ettim.

Biliyorum elbet birileri mutluluğa ihtiyacı olduğunda geri dönecek yanımda yine yüzlerinden gülücükler eksik olmayacak ardından mutluluk gelecek ve onlar yeniden gidecek.

Lakin sebebini buldum sürekli mutlu etmeye çalıştığım için oluyor insanlar birazda mutsuzluk istiyorlar kavga olsun, çekişme olsun, entrika olsun e tabi benim gibi alttan alan, her halta okey diyen,arayıp noldu merak ettim diyen,hal hatır soran insan uzun vadede sıkıyor sanırım.

Napalım bu satten sonra değişemem ya :)
Yeni kayıtlar Önceki kayıtlar Anasayfa